loader

Minik Örümcek

I.

Geçenlerde odama girdiğimde bir örümceğin masamda yürüdüğünü fark ettim.

Önce elime çıkar ve sonra da üzerimde dolaşır diye tedirgin olmuştum.

Ne yapacağımı şaşırdım. Yazı yazmaya çalışıyorum ama odaklanamıyorum….

 

Hiçbir canlıya zarar vermek istemediğim için biraz zorlandım.

Neyse duvara atladı ve sonra tavanda gezmeye başladı.

Çalışmaya devam ettim. Rutin bir ii günüydü. Buna dair anlatacağım pek bir sey yok.

 

Ama

İkinci günü sabah yine odama girdiğimde - odamda herşey beyaz olduğu için - aynı

örümceği gördüm. Sakince yine bilgisayarımı çıkardım ve her zamanki gibi

bir şeyler okuyup yazmaya başladım.

Örümcek bilgisayarımın üzerinde dolaşıyor, elimin üzerinden geçiyor

ben hiçbir şey olmamış gibi yazıma devam ediyorum.

 

Öyle enteresan bir deneyimdi ki benim için, bazen parmaklarımın ona dokunup

incitmesinden korkuyordum. Sonra onunla konuşmaya başladım. Sevgili örümcek

seni incitmek istemiyorum, lütfen biraz kenara çekilir misin?

Lütfen inanın söylediklerime sanki beni duyuyor, dinliyor ve anlıyor gibiydi…

en azından benim hislerim bunlar.

Tuşların üzerinden monitörün kenarlarına çıkıyordu. Hem onu izleyerek hem

de blog yazılarımı yazarak geçirdim o günü.

 

Bir sonraki gün odama girdiğimde onu hemen göremedim; temizlik asistanımızın

özenli bir temizlik çabasıyla onu da temizlediğini düşündüm. Gerçekten bir an

dehşete düştüm. Ama sonra baktım ki, dolabın kenarından bana günaydın diyor.

Ben de ona günaydın dedim. Bugün nasılsın bakalım? Dışarısı yine biraz soğuk

değil mi, hatta belki birazdan yağmur yağar, sen burada kal olur mu? O da beni

dinler gibi yine masama geldi.. Yine monitörün ve klavyenin üzerinde dolaşmaya başladı.

Parmaklarımın üzerinden geçiyor ve bana arkadaşlık ediyordu.

 

Sonra acıkmış olabileceği aklıma geldi… Evden getirdiğim kurabiyeyi yerken

kırıntıları masanın üzerine döküldü… acıktıysan yiyebilirsin dedim.

 

Yiyip yemediğini bilmiyorum ama üzerinde hep yürüdü.

Her zaman oldugu gibi Yeter Hanım içeri girdi. Güler yüzüyle her sabah kahvemi

getirir ve bana da enerji verir. Ona hemen orada gördüğü örümceğin arkadaşım

olduğunu söyledim. Buna pek şaşırmadı, sadece gülümsedi.

Evet lütfen ben yokken ona zarar verme. Temizlik yaparken onu incitmeni

istemem dedim. Bana minnettar bakışlarla baktı.

Derya Hanım, sizi tanımış olmak ne büyük bir şans, sizden daha neler öğreneceğim…

Evet bunu söylememiş olsaydınız ben sizin odanını özel olarak temizlemek adına

onu da silerdim dedi. Ben de gülümseyerek: Biliyorum dedim. Bu yüzden

söyleme gereği duydum. Ama artık yapmazsın, bunu da biliyorum.

Yeter Hanim daha bir çok güzel şeyler söyleyip odadan cikti…

 

II.

Bir sonraki gün yine sabah geldiğimde minik örümceğimi duvara tırmanmış buldum.

Nasıl sevindim. Ama bu sefer yanında minik bir örümcek daha vardı. İkisine

merhaba dedim ve işime başladım. Yeter Hanım yine sabah kahvemi getirdi.

O da diğer örümceği görünce gülümsedi. Evde bu olanları anlatmış, onlar da şaşırıp

gülümsemişler. Bundan sonra hiçbir canlıya zarar vermeyeceğine dair söz verdi

Yeter Hanım. Benden ilham almış. Çok mutlu oldum.

Yaşadığım güzel olayları paylaşma gibi bir huyum var. Hamdullah’a da anlatmıştım. (Eşim oluyor kendisi)

önce çok garip bulmuştu. Minikce alay bile etti. Ama bir kac gün sonra kendisi de

aynını yapmış. Masasında ve monitörünün üzerinde dolaşan örümceği selamlamış

ve beni hatirlayarak gülümsemiş. Bana anlattı çok mutlu oldum.

 

Ne güzel bir şey bir insanı bir canla tanıştırmak. Daha önce ona sadece iğrenti

ile bakan gözlerin artık onu selamlaması. Onun da bir can

olduğunun farkına varıp neşe kaynağı olabileceğini düşünmek.

Ne güzel bir şey böyle güzel şeylere vesile olmak.

 

Çocuklarıma da elbette aşıladım bu durumu. Hiç bir hayvandan iğrenmiyorlar.

Her canlının yaşama hakkı olduğunu ve diğer canların

da buna saygı duymaları gerektiğini şimdiden anlamışlar.

Umarım büyüyünce de unutmazlar.

 

Minik örümcekler yaklaşık bir ay boyunca odama konuk oldular.

Sonra bir gün işe geldiğimde odamda olmadıklarını fark ettim.

Zaten artık havalar da ısınmıştı. Sanırım dışarısı daha cazip gelmiş olmalı;

doğalarına döndüler. Ama bana çok önemli şeyler öğreterek !